İlhan Ahmet “KATHİMERİNİ” ye konuştu: Yurttaşlarımızın insan haklarına ilişkin olan bir kanuna hayır demem, bu hakkı inkâr etmem benden beklenemez!
PASOK – KİNAL Rodop Milletvekili İlhan Ahmet, Kathimerini gazetesinde Stavros Tzimas’a konuştu. Gazetenin 20.02.2024 tarihli sayısında yayımlanan röportajın tamamının Türkçe tercümesi şu şekildedir;
İlhan Ahmet “KATHİMERİNİ” ye konuştu:
“Yurttaşlarımızın insan haklarına ilişkin olan bir kanuna hayır demem, bu hakkı inkâr etmem benden beklenemez!”
Eşcinsel bireylerin haklarını düzenleyen bu yasa tasarısı reform niteliği taşıyıp, bireysel hakların korunmasında önemli ve müspet bir adımdır.
Röportaj: Stavros Tzimas 20.02.2024
İslam’da eşcinsellik, Allah’ın gazabına ve sonsuz azaba sebep olan büyük bir günahtır. Suudi Arabistan, İran, Pakistan, Afganistan gibi bazı “sert” İslam ülkelerinde kırbaçlama, taşlama, kazıkta yakma gibi cezalar öngörülürken, komşu Türkiye’de 1988’den beri cinsiyet değişikliği yasaldır, ancak eşcinseller evlenemezler, evlat edinemezler, kan bağışlamaları yasaktır ve “psikoseksüel bozukluk” hastası oldukları için zorunlu askerlik hizmetinden muaftırlar.
Bizim tarafımızda (Yunanistan’da), Trakya’daki Müslüman azınlığın Yunanistan tarafından tanınmayan müftüleri tasarıya şiddetle karşı çıktılar ve Meclis’te dört azınlık milletvekilinden yalnızca biri olan PASOK – KINAL Rodop Milletvekili İlhan Ahmet Kuran’daki fetvaya ve Müslümanların olası “mırıltılarına” rağmen evlilik lehine oy kullandı ancak evlat edinme lehine oy vermedi; Siriza ve PASOK – KİNAL partilerinden diğer üç azınlık milletvekili ise oylamaya katılmamayı tercih etti.
“Tasarı kesinlikle reform yönünde ilerleyen, büyük bir açılım idi.” diyor Sayın İlhan Ahmet “Kathimerini” ye ve açıklamaya devam ediyor: “Açıkçası benim geldiğim siyasi hareket – sosyal demokratlar -, ilerici bir açılım olarak bu tasarıya oy vermekten başka bir şey yapamazdı. Ben Allah’a inanan dindar bir insanım, ama radikal İslamcı değilim. Dolayısıyla bu bakımdan vicdan ikilemi yaşamadım çünkü teolojik olarak farklı bir yaklaşımım var. Ancak evlat edinme ile ilgili açık bir şerhim var, zira benim görüşüm eşcinsel çiftlerin ebeveyn, anne – baba mefhumu bakımından bu rol modeli yerine getiremeyeceği yönündedir.
Ancak, oy tercihimle ilgili önemli başka bir parametreye de dikkat çekmek istiyorum. Şöyle ki, bir yandan prangalarından kurtulmuş, vicdanı hür, Avrupai, liberal toplum standartlarına yakın, her alanda özgürlük ve hak eşitliğini talep eden modern bir azınlık isterken, diğer yandan vatandaşlarımızın başka bir kısmını ilgilendiren insan hakları kapsamındaki konuyu görmezden gelemezdim. Bu duruşumla genç nesillere korkuya karşı, herkesin inancını demokratik ve özgür bir şekilde savunacağı kapsayıcı bir toplum mesajı vermek istiyorum.”
İlhan Ahmet’e, “Oy tercihinizin, aynı dinden ve muhtemelen muhafazakâr seçmenlerinizin duygularıyla örtüştüğünü düşünüyor musunuz?” diye soruyoruz.
“Bir toplum, özellikle de salt azınlık olduğu için, tamamıyla muhafazakâr olarak tanımlanamaz.” diye cevap veriyor ve devam ediyor, “Dinî inanç, her insanın Allah ile ilişkisini – bireysel olarak – ilgilendirir. Demokratik bir ülkede yönetime düşen ise din, dil, etnik, cinsel vb. her azınlığın kendi farklılığını sürdürmesini desteklemektir. Dolayısıyla hükümetin böyle farklılıkları olan azınlıkları koruma yönünde atmış olduğu bu adım doğru yöndedir. İşte bu bakımdan Trakya’daki bizim Azınlığımız da cesaretlendirilmeli ve farklılığının bir tehlike değil, bilakis Yunan toplumu için bir zenginlik olduğunu ifade edebilmeli.”
İlhan Ahmet, “Bu yasa tasarısı, Trakya’daki Müslümanlar için de bir tabuydu ve hâlâ da öyle.” diyor ve şöyle devam ediyor; “Elbette azınlık içinde ve dini değil de siyasi bazı aşırı uç çevreler tarafından fısıltıyla ve suçlayıcı bir tonla tartışıldı ki bu çevreler, her zaman insanların inançlarından yararlanarak sert politikalar oluşturmak istiyorlar.” diye vurguluyor.
İlhan Ahmet’e soruyoruz, “Seçimlerde Türk konsolosuyla açıkça çatıştınız. Şimdi ise eşcinsellerin evlenmesine olumlu oy verdiniz. Bu şekilde siyasi bir risk aldığınızı düşünmüyor musunuz?’
Kendisi şöyle yanıtlıyor, “Ben bazı siyasi rakiplerimin kasıtlı olarak iddia ettiği gibi ne Türkiye’yle, ne de başka bir devletle çatışmadım. Yunan Parlamentosu’nun halkın oyuyla seçilmiş bir üyesine ve topluma karşı aşağılayıcı davranışlarda bulunan, seçmenin iradesini manipüle ederek ve müdahale ederek onu (seçmeni) aleyhime yönlendirmeye çalışan bir konsolosla çatıştım.
Trakya’daki siyasi rakiplerimden yirmi yıldır bir sonraki seçimlerde seçilemeyeceğim öngörüsünü duyuyorum, onlar açısından bunun temenni olduğunu söyleyebilirim. Ancak Azınlık, özellikle son seçimlerde – ki canıma kast edileceği tehdidi bile aldım -, parastatal yapıların emir komutalarına boyun eğmediğini kanıtladı. Seçmenlerim bu müdahalelere karşı direndi, çünkü onlara karşı her zaman dürüst oldum ve en zor koşullarda yanlarında durdum.”
“Fırsat Eşitliği”
“Azınlığın hangi büyük reforma ihtiyacı var?” diye soruyoruz Sayın İlhan Ahmet’e. İlhan Ahmet şöyle cevaplıyor, “Azınlığın klasik azınlık hakları talebinin yanı sıra (eğitim, din, derneklerin tanınması vb.) ki bu hakların verilmesi gerekiyor, ayrıca devletin Azınlık mensubu vatandaşlara kamu yönetiminde, bürokraside, her alanda eşit fırsatlar sağlaması gerekmektedir. Ancak bu şekilde, bu ülkede artık ayrımcılığın olmadığı, herkesin sadece vasıflarına göre – başka hiçbir şeye göre değil – seçildiği mesajı verilebilir. Mesela partilerin Avrupa Parlamentosu’ndaki milletvekilleri arasında da neden – bizden -Azınlıktan bir temsilci olmasın? Kahraman olmak istemiyorum ve bu benim rolüm de değil. Azınlığa ve Yunanistan’a faydalı olmak ve toplumsal özgürlüğe örnek olmak istiyorum.”