İlhan AHMET: “Siriza hükümeti tarafından Azınlığımızın dinî özgürlüklerine karşı siyasi tarihte benzeri görülmemiş bir müdahale yapılmaktadır”
İlhan AHMET: “Siriza hükümeti tarafından Azınlığımızın dinî özgürlüklerine karşı siyasi tarihte benzeri görülmemiş bir müdahale yapılmaktadır”
Hafta başında Batı Trakya’yı ziyaret eden Siriza Lideri ve Başbakan Aleksis Tsipras’ın, bölgemize gerçekleştirdiği bu üçüncü ziyaretinde de Azınlığımızı hayal kırıklığına uğrattığına şahit olduk. Tsipras’ın açıklamalarıyla, Azınlık kurum ve kuruluşları ile temsilcilerinin ekonomi, eğitim ve din alanında azınlık haklarının korunmasına yönelik talep, teklif ve önerilerinin başbakan ve hükümet nezdinde hiçbir şekilde dikkate alınmadığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
Mevcut hükümet eliyle sistematik bir şekilde, Azınlık kurum ve kuruluşlarına karşı yapılan derin tahribatın kararlı bir şekilde devam ettirildiğini kaygıyla müşahede ediyoruz.
Azınlığımızın özerk yapısının belirleyici temel yapı taşları olan müftülükler, medreseler, okullar, vakıflar, dernekler gibi kurum ve kuruluşlara karşı Siriza hükümeti tarafından, Azınlık temsilcileri ve kanaat önderlerinin görüşünü almamak suretiyle, siyasi tarihte benzeri görülmemiş bir müdahale yapılmaktadır.
Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı tarafından önerilen ve kanunlaşan 18/2018 sayı ve tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde hükümetin ısrarcı olduğu ve hatta önümüzdeki zamanda yayınlanması beklenen yeni bir kararname ile dinî özgürlükler konusunda azınlık karşıtı duruşun sağlamlaştırılacağı bizzat Başbakan Tsipras tarafından ifade edilmektedir.
18/2018 sayı ve tarihli kararnamenin 58. maddesinin 2. fıkrasının c bendine göre, Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı bünyesinde Müslüman İdari İşler Bölümü kurulmuştur. Bu maddenin 5. fıkrasının d bendine göre Batı Trakya’daki imamların, hatiplerin ve müezzinlerin camilere atanması; e bendine göre vakıflarımızın denetimi, kontrolü ve idaresi Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’nın yetkisine geçmektedir.
Yine söz konusu kararnamenin 59. maddesine göre Azınlığa ait mevcut vakıf malı yekûnundan olan medreselerle ilgili kapatma, birleştirme ve her türlü tasarruf hakkı Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’nın yetkisine geçmektedir.
Azınlık tarihinde ilk defa bu kararname ile hükümet eliyle din özerkliğine direkt müdahale edilmekte ve camilerdeki din görevlilerinin belirlenmesinden, vakıflarımızın idare ve denetimine, vakıflara ait olan medreselerin kapatılmasına kadar geniş bir alanda Azınlığın özerklik hakkı sınırlandırılmaktadır.
Tüm bu hususlarda, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 18. maddesi ve Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin (2462/1997) açıkça ihlâli söz konusudur.
Ayrıca, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 10. maddesinin (2000/C/364/01) yanı sıra, anayasanın 28.maddesi gereğince hiyerarşik üstünlüğe ve bağlayıcılığa sahip olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. ve 13. maddeleri ihlâl edilmektedir.
Anayasanın 13. maddesi her ne kadar dinî inançların kamusal ve örgütlü bir şekilde ifade edilmesine atıf yapmasa da yukarıda belirtilen uluslararası metinlerdeki hükümlerde dinî özgürlüklerin kollektif olarak kullanma hakkı ön görülmekte ve düzenlenmektedir.
Bu kararname ile Azınlığımızın din özgürlüğü ihlal edilmiş, özerkliği elinden alınmış ve müftülük kurumunun içeriği boşaltılmıştır. Başbakan Tsipras’ın Azınlığa müjdelediği müftülük seçimi, işte bu yeni kararnameler ışığında etkisiz kalmaktadır.
Azınlığın talep ettiği müftü seçiminin, söz konusu 18/2018 sayı ve tarihli kararname ve yakın zamanda çıkarılacağı başbakan tarafından açıklanan yeni kararname ile belirlenecek din alimleri tarafından oluşturulacak bir seçici heyet tarafından yapılacağı kesinleşmektedir. Neşredilmesi beklenen yeni tamamlayıcı kararnameyle müftülüklere alınacak personelin dahi Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı tarafından atanması öngörülmektedir. Bu şartlar altında, Azınlığın görüşü ve önerisi alınmadan, sadece Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’nın takdirine göre belirlenecek seçici heyet tarafından yapılacak olan müftü seçimi, Azınlığın beklentilerini karşılamayacağı gibi hiçbir anlam taşımayacaktır.
Bununla birlikte, 25 Nisan 2019 tarihinde meclis genel kurulunda bölge milletvekili olarak dile getirmiş olduğum soru önergemde de dikkati çektiğim üzere 3647/2008 sayı ve tarihli kanunda Azınlığımızın talep ettiği değişikliklere gidilmeden yapılacak olası bir VAKIF İDARE heyeti seçiminin de ciddiyetten uzak olup, soruna çözüm getirmeyeceği muhakkaktır.
Hükümetin bu kararlarıyla, müftülük ve vakıflar konusunda özerklik ortadan kaldırılmakta, Azınlık kurum ve kuruluşlarının devletleştirilmesinin önü açılmaktadır. Müftülükler idare ve sevk bakımından içeriği boşaltılarak çalışamaz hale getirilirken, camilerde görev yapacak din adamları devlet tarafından atanır olacaktır.
Sayın Tsipras’ın Batı Trakya’ya her gelişi bölgemiz ve Azınlığımız için büyük bir hayal kırıklığından öte olmamaktadır. Görüldüğü üzere Başbakan Tsipras, bugüne kadar Azınlığımızın herhangi bir sorununa çözüm getiremediği gibi, çiftçimize ve bölgemize hakkettiği tarımsal ve ekonomik desteği de sağlayamamıştır.
Başbakan ve hükümeti, Azınlığımızı ve Trakyamızı içi boş vaadlerle kandırmaya devam etmektedir.
Hükümetin, Azınlığımıza ve bölgemize karşı her alanda aldığı kısıtlayıcı ve doğrudan müdahaleci tedbirler kabul edilemez muhafazakâr bir anlayışın tezahürü olup, sosyalist bir hükümetin yurttaşlarına karşı olması gereken sosyal demokrasi anlayışı ile de bağdaşmamaktadır.
Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne inanan, sosyal demokrat bir milletvekili olarak, Azınlığımız ve bölgemiz için yürüttüğüm hak mücadelesine meclis çatısı altında devam edeceğime kimsenin şüphesi olmasın.
Saygılarımla
Av. İlhan AHMET
Rodop Milletvekili – Demokratik İttifak