İlhan Ahmet: “Yunanistan ve Türkiye halklarının birbirine ne kadar yakın olduğu, dayanışma ve kardeşlik bağlarının ne kadar güçlü olduğu ve barış içinde bir arada yaşamanın ortak kaderleri olduğu gerçeği, bir kez daha teyid edilmiş oldu.”

Azınlık milletvekili olarak siyasetçi kimliğim yanında özellikle İlhan olarak, yeri geldiğinde barış elçiliğini üstlenmekten çekinmedim. Bu inançla, Kasım ayında Ankara’yı ziyaret ettim, TBMM’de kabul edildim. İktidardan ve ana muhalefetten milletvekili dostlarıma, “Trakya İnisiyatifi” teklifimi sundum. Trakya’nın iki yakasındaki farklı partilerin milletvekilleri olarak oluşturacağımız bu çatı ile Türkiye ve Yunanistan arasında savaş retoriğinin düşürülmesi, halkların menfaati için yüksek düzeyli iş birliklerinin geliştirilmesi yönünde çalışmak için görüşmeler başlatmayı gündeme getirdim. TBMM’deki mevkidaşlarım tarafından da büyük bir hüsnükabul gördüm.

Diyalog ve ılımlı siyaset ile yumuşak diplomasi kapısının açılması için çabalarım nedeniyle, her iki ülkedeki “şahin” kanat çevrelerinin ağır saldırısına maruz kaldım.

Maalesef, Azınlığımızın içerisinde de bu teklifimi, barış söylemimi, Ankara’da karşılık bulan temaslarımı kasten etkisizleştirmek ve küçük düşürmek isteyen çevreler oldu. Bu amaçla kullanılan basın yayın organları oldu. Adeta linç edildim, barışı sahiplendi diye Azınlık milletvekiline siyasi bedel ödetmeye cüret edenler oldu. Tarih hepsini kaydetti.

Şahsıma yönelik itibar suikasti başlatanlara ve bunu uygulayanlara en güçlü cevap ise bugün acı bir felaketin ardından kenetlenen iki tarihi komşunun iktidarlarınca ve elbette halklarınca verilen dostluk, barış ve dayanışma örneği oldu. Yakın tarih, son derece üzücü deprem felaketinin ardından gelişen atmosferde benim barış çabalarımı haklı çıkardı.

Yunanistan ve Türkiye halklarının birbirine ne kadar yakın olduğu, dayanışma ve kardeşlik bağlarının ne kadar güçlü olduğu ve barış içinde bir arada yaşamanın ortak kaderleri olduğu gerçeği, bir kez daha teyid edilmiş oldu.

Sevindirici şekilde görünen o ki, Yorgos Papandreu ve merhum İsmail Cem gibi, iki öncü siyasetçinin işbirliğinin o dönemde mucizevi sonuçlar doğurduğu 1999’daki deprem diplomasisine yeniden geri dönülüyor.

Azınlığımız açısından ise iki ülke hükümetleri arasındaki bu yakınlaşma ve diyalog siyaseti yalnızca ve yalnızca olumlu sonuçlar doğurcak ve kazanç sağlayacaktır. Bu ülküye inanan Azınlığın bir ferdi ve milletvekili olarak, daha da güçlü çalışmaya yılmadan devam edeceğim.

Tarifsiz bir acı yaşayan Türk halkına dirayet, yakınlarını kaybedenlere sabır diliyorum. Yaraların bir an önce sarılması için biz buradayız! Biz, sizin yanınızdayız!