GÜMÜLCİNE MEDRESESİ İLE İLGİLİ SORU ÖNERGESİNİN GÖRÜŞÜLMESİ (MECLİS TUTANAKLARINDAN)
GÜMÜLCİNE MEDRESESİ İLE İLGİLİ SORU ÖNERGESİNİN GÖRÜŞÜLMESİ
(MECLİS TUTANAKLARINDAN) 15-02-2019
MECLİS BAŞKANI (Marios Georgiadis): Sayın Bakana teşekkür ediyoruz.
Bildiriler ve Soru Önergeleri bölümüne üçüncü bir bildiri ile devam ediyoruz. 591/29-11-2018 sayılı Bildiri / Soru Önergesi, Demokratik İttifak Rodop milletvekili İlhan Ahmet tarafından Eğitim, Araştırma ve Din İşleri Bakanı’na sunuluyor, soru önergesinin konusu: “ Trakya’ daki müslüman medreselerindeki ders saatleri programı”.
Sayın meslektaşım, ilk söz alma bölümünde iki dakikalık süreniz var.
İLHAN AHMET: Teşekkür ederim, sayın Başkan.
Sayın Bakan, ilk önce , daha konuya geçmeden önce, şahsen sizi ve hükümetinizi iki hususta şikayet etmek istiyorum.
İlk olarak, size sunulmuş olan güncel bir soru önergesine dört ay gecikmeli cevap veriyor olmanız kabul edilir gibi değil, hatta yazılı soru önergesine de aynı şekilde geç karşılık verdiniz. İkinci husus ise, Meclis Genel Kurulu’na gelip fikrinizi meclis önünde ifade etmemeniz. Siz parlamento prosedürüne dahi uymayıp Bakanlıkta görüşmeler ve toplantılar yaptınız ve bu toplantılara Azınlığın temsilcilerini bile davet etme gereği duymadınız.
KONSTANTİNOS GAVROGLOU (Eğitim, Araştırma ve Din İşleri Bakanı): Sayın Başkan, sayın Vekilin hangi konuda beni şikayet ettiğini anlamadım.
MECLİS BAŞKANI (Marios Georgiadis): Meslektaşımız duydu ve size cevap verecek sayın Bakan.
Sayın meslektaşım, Bakanı neden şikayet ettiğinizi tekrarlar mısınız, cevap vermesi açısından. Zamanınızdan kesmeyeceğim.
İLHAN AHMET: Tabi ki.
İlk olarak, bu konuyla ilgili 29 Kasım’da Meclis’e sunmuş olduğum soru önergesine cevap vermekte geç kaldınız, bir okulda işgal olmasına rağmen, öğrencilerin ders kaybetmesine rağmen ve konuyla ilgili büyük bir telaş ve heyecan hakim iken, siz Meclis’e sunmuş olduğumuz soru önergesine cevap vermediniz.
Biz de soru önergesini yeniden sunduk ve gündeme getirdik, çünkü durum acildi. Fakat siz Meclis Genel Kurulu’na gelmediniz ve son olarak yasal olmayan bir şekilde okulu başka bir okul binasına taşıma kararı çıkarttınız, çünkü bu şekilde işgali dağıtmak istediniz. Bu noktada konuya girmek istiyorum. Fakat, herhalükârda sorunu bu şekilde çözemezsiniz, yani Meclis’e gelmeyerek ve konuya cevap vermekten kaçarak sorunu çözemezsiniz.
Asıl şimdi konuya geliyorum sayın Bakan.
İlk olarak, bildiğiniz üzere, yine bu Hükümet, yani sizden önceki Eğitim Bakanı sayın Filis’in bir Bakanlık kararı vardı ve Trakya’daki Medresede herşey yolunda gidiyordu. Fakat, sonra ne oldu? Göreve siz geldiniz ve bu bakanlık kararını değiştirdiniz, ve sonuç itibariyle de birçok sorun ortaya çıktı, ve Okul Encümen Heyeti’nin ve Okul Aile Birliği’nin oybirliği kararı yayınlandı.
Oybirliği ile alınan ve yayınlanan ve size de gönderilen bu karar ne diyor? Bu karar size Kasım ayı başında gönderildi. Cevap vermediniz. İnsanlar size Medresenin özelliklerini anlatıyorlar, dini bir okul olduğunu, bir azınlık okulu olduğunu, bir vakıf okulu olduğunu, özel bir okul olduğunu anlatıyorlar, ki özel bir okul olduğu zaten kesin. Lozan Antlaşması gereği çift dilli eğitim alma hakları var, türkçe ve yunanca olarak ve dini bir okul olduğundan dolayı da, ders saatleri azaltılmadan bazı dersler müfredatta kalmak zorunda.
Fakat, siz, bütün bunları değiştirdiniz, yeni bakanlık kararı ile yukarıda belirttiğim bütün bu ilkeleri ve hükümleri ihlal ettiniz ve onlar da size beş özel öneri sundular. Bu önerileri şöyle sıralayabiliriz:
Bir, ders saatlerinin yetersiz olduğunu söylüyorlar, ki gerçekten de öyle, müslüman din eğitmeni adaylarının eğitimi için bu ders saatleri yetersiz.
İki, bu yeni ders programı ile din ve ilahiyat eğitimi dersleri 62 saat azaltılıyor, bu da 2016 – 2017 eğitim yılı ders programına kıyasla tabi, yani yine bu hükümetin kararıyla.
Üç, bu söz konusu yeni ders programına göre, Medresedeki din eğitimi derslerinin kısıtlanması, Trakya’daki müslüman toplumda huzursuzluk yaratacak ve kökten dinci olayların gelişmesine ortam sağlayacaktır. Bu ne demek? Çünkü, bu yeni bakanlık kararını uygulayarak, bu Medreseyi değersizleştirme ve uzun vadede kapatma gibi bir niyetiniz varsa, bize bunu açık açık söyleyin, samimi bir şekilde söyleyin ki, insanlar da ne yapacaklarını bilsinler.
Dört, program yeniden düzenlenmezse, dini eğitimin yeterliliğinin sağlanması için türkçe eğitim dersleri azaltılacaktır.
Sonunda da, türk dilini kullanma hakkına ve ……… hakkına dayanarak……
MECLİS BAŞKANI (Marios Georgiadis): Sayın meslektaş, arzu ederseniz, tamamlayın lütfen.
İLHAN AHMET: Bitiriyorum.
Yani, biz sizden, bu bakanlık kararını geri çekmenizi istiyoruz. Apaçık ortada olan bir durum bu. Öğrenciler oybirliği ile aldıkları karar doğrultusunda iki buçuk ay okula gitmediler, bunu da, dört yüz yıldır varolan Gümülcine Medresesi’ni korumak için yaptılar.
MECLİS BAŞKANI (Marios Georgiadis): Sayın meslektaşımıza teşekkür ediyoruz.
Buyurun sayın Bakan, söz sizde.
KONSTANTİNOS GAVROGLOU (Eğitim, Araştırma ve Din İşleri Bakanı): Umarım ki bu öfkenizin sebebi, hemşerilerinizin sizi seyrediyor olmasıdır, çünkü Yunan vatandaşlarının bilmesi gerektiğini düşündüğüm bir konuya değinmediniz, bu da benim çok dikkatimi çekti. Yunanistan’da kaç tane Medrese var?
İLHAN AHMET: İki.
KONSTANTİNOS GAVROGLOU (Eğitim, Araştırma ve Din İşleri Bakanı): İki. Bir tanesi İskeçe’de, bir tanesi de Gümülcine’de. Bütün bu anlattığınız olayların sadece bir tane Medrese’de oluyor olması size de garip gelmiyor mu? Diğer kişilerin düşünecek akılları yok mu? Onların yapacak bir eleştirileri yok mu? Bu birinci soru.
İkinci olarak, bazı eğitimcilerin dersleri 30 dakikaya azalttığını ve teneffüsleri azalttığını biliyor musunuz? Ben ilk defa böyle birşey duyuyorum, öğrenciler normalden daha az teneffüs için okul işgali yapıyorlar. Böyle birşey daha önce görülmüş değil.
Yani, size diyorum ki, bu konuya bir ciddiyetle bakmamızı istiyorsanız ve bu karışıklığın ciddi sebeplerini keşfetmemizi istiyorsanız – ve sizi özel olarak da davet ediyorum, bunu halka açık yapmak istemiyorsak.
Ve bizi ilgilendiren asıl konu bu okulların açık kalması, fakat bunu bilimsel ve pedagojik yeterliliği sağlayacak dogmatik süreçleri takip ederek yapacağız. Bu okulların açık kalması ve din eğitimcileri yetiştiren modern okullar olması için mücadele edeceğiz.
Ve tabi ki, birçok meslektaşımız ve vatandaşımız bunu bilmediği için de belirtelim, bu okullara giden öğrencilerin hepsi din adamı yada din eğitmeni olmak istemiyor. Bu çocukların büyük bir çoğunluğu – bu çocuklarla ben görüştüm- din adamı olmayacak, çoğunun ailesi ve ebeveynleri bu okullara gitmelerini istiyor, yani Kilise Ortaokullarında olduğu gibi, din adamı olmak mecburi değil. Yani ilk önce bir modern okula ihtiyaç var ve ikinci etapta modern bir Medreseye.
(Bu esnada bakanın konuşma süresinin dolduğunu belirten zil çalıyor)
Diyorum ki, biz bu talepleri inceleyeceğiz, başkalarıyla da konuşarak devam edeceğiz. Sadece bu söz konusu kişiler değil, Komisyonlar var, Eğitim Politikaları Enstitüsü var, bu sunulan sorunları konuşalım. Size diyebilirim ki, bu taleplerin bazıları çok mantıklı ve bunlar tatmin edilmelidir fakat yine de yetkilileri dinlemeliyiz.
Biz grevi sonlandırmak için başka okula gitmelerini söylemedik. Çünkü birçok ebeveyn bu durumdan zaten rahatsızdı – size ebeveynlerden gelen bu mektupları da gösterebilirim- ve çocuklarının bu söz konusu programa devam etmelerini istiyorlardı. İyi ki mantıklı hareket edildi. İşgal sona erdi – ki bana göre bu talepler mantıklı değildi – ve devamında oradaki meslektaşlarla da bir araya geldim, öğrencilerle buluştum, Müftülerle buluşacağım, bu önerilerin tamamlanması için Eğitim Politikası Enstitüsü ile görüşeceğim.
Ayrıca, Gümülcine Medresesi’nde olacak her değişiklik, İskeçe’deki Medrese’nin de onayı ile yapılmalıdır – bu konuda umarım bana katılıyorsunuzdur. İki Medrese var ise, bu iki medresenin de programları aynı olmalıdır, biri başka diğeri başka olamaz.
Son olarak bilmenizi isterim ki, bu durumun normale dönmesinde SİRİZA milletvekili Mustafa Mustafa önemli rol oynamıştır. Yapmış olduğu görüşmelerle ve pazarlıklarla öğrencileri öğretime devam etmeye ikna etmiştir ve Bakanlıkla irtibatta olup eğitmenlerle, ebeveynlerle ve öğrencilerle bu konuşmaları başlattık.
Sayın Başkan, burada analitik bir notu Tutanaklara sunmak istiyorum, ve ayrıca Bölge Eğitim Müdürü’
nün de durum ve sorunlarla ilgili analitik bildirisini de sunuyorum. Bunu ikinci söz hakkımdan sonra yapacağım.
MECLİS BAŞKANI (Marios Georgiadis): Sayın Bakan’a teşekkür ediyoruz.
Sayın meslektaşım, bana birkaç dakika izin verin, öğrenciler salona girip oturdular.
Sayın meslektaşlarım, şu anda Meclis salonunda gürüşmeleri izleyen öğrencilerimiz var. Halkida 4. Lisesi’nden (B Sınıfı) otuz yedi öğrenci ve iki eğitimci Yunanistan Meclis binasını gezip tarihi ELEFTHERIOS VENİZELOS salonunu ziyaret ettikten sonra ve Meclisin çalışmaları ile ilgili bilgi aldılar.
Meclis olarak kendilerine hoş geldiniz diyoruz.
Soru önergelerinin görüşüldüğü toplantıyı izliyorsunuz değerli öğrenciler, bu sebeple salonda sadece bir milletvekili ve Bakan bulunuyor, yetkili Bakan milletvekilinin sunmuş olduğu soru öenrgesini cevaplıyor. İlk söz hakkı ve ikinci söz hakkı olarak konuşmalar devam ediyor. Şu anda söz hakkı milletvekil sayın İlhan Ahmet’in. Eğitim konuları görüşülüyor, bu yüzden de şanslı sayılırsınız, çünkü bunlar sizi ilgilendiren konular.
Buyurun sayın meslektaşım, üç dakikalığına söz sizde.
Medrese var?
İLHAN AHMET: Evet.
Sayın Bakan, ilk olarak, birçok soru sordunuz, hatta bana şahsen de sordunuz ve size cevaplıyorum.
İlk evvela benim öfkemden bahsettiniz. Bu öfke sadece benim öfkem değil, sayın Bakan. Bu öfke tüm azınlığın öfkesi ve tüm yetkili birimlerin öfkesi, öğrencilerin ve ebeveynlerinin öfkesi, Okul Encümen Heyeti’nin öfkesi. Özellikle de şimdi sizi dinledikten sonra, ki, Okul Encümen Heyeti’nin taleplerine mantıksız dediniz ve bu da sanırım öfkenin daha da artmasına sebep olacaktır. Bu tanımlamayı siz kullandınız.
Böylece, ilk sorunuza geçiyorum: “Niçin Gümülcine Medresesi tepki veririken İskeçe Medresesi hiçbirşey demiyor?” dediniz. Sebep çok basit.
Siz de çok iyi biiliyorsunuz ki, Gümülcine’deki Medresenin müdürü görevinden uzaklaştırıldı, Bakanlık kararıyla siz onu çıkardınız. Bu insanı davet edip fikrini bile sormadınız. Yetkili birim olarak davet edildi, yani Komisyonda üye olma hakkına sahip değil. İkinci bir sebep ise, Gümülcine Medresesi’nde üç yüz, dört yüz öğrenci var, başka bir okul. Tabi ki aynı çerçevede hizmet veriyor, fakat temel olarak farklı. Bu konuda da oradaki (yani İskeçe’deki) ebeveyner demokratik bir şekilde karar aldılar.
Yani bu karşılaştırmanız….
KONSTANTİNOS GAVROGLOU (Eğitim, Araştırma ve Din İşleri Bakanı): Temel olarak farklı ne demek? İkisi de Medrese.
İLHAN AHMET: Bakın. Orada bulunan otuz, kırk öğrencinin a yada b sebepten tepki göstermiyor olması, Gümülcine Medresesi’nin tepki gösterme hakkını engellemez, sayın Bakan. Ve size söylüyorum, herhalükârda, Gümülcine Medresesi’nin yetkili kişisi olan Müdür, Komisyonda değil. Çıkarıldı ve fikri alınamadı.
İkinci olarak, bu okuldan çıkacak tüm çocukların din adamı olmayacağını söylediniz. Tabi ki doğru. Seçme hakları var, kilise okullarında da olduğu gibi. Ancak bu, okulun niteliğini ve Bakanlığın okulun gerçek doğası ile ilgili eylemlerini ortadan kaldırmıyor, yani okuldaki din dersi saatlerinin azaltılmaması gerektiği ile ilgili olarak.
Üçüncü husus, bir diyalog başlattığınızı söylediniz. Bu nasıl bir diyalog sayın Bakan? Bu diyalog üç ay sonra başladı. İlgililer dahi davet edilmeden başladı. Ayrıca, Okul Encümen Heyetinin talepleri sunuldu, siz ise bu talepleri mantıksız olarak tanımladınız. Yani bu diyalog sadece göstermelik, siz sadece sorunun çözümünü engellemek için zaman kazanmak istiyorsunuz.
Ayrıca, iyi anlamışsam, bütün bu olaya son verecek rolü kim oynayacak ve bu sorun nasıl çözülecek diye sordunuz. Bir tek çözüm var sayın Bakan. Ve bugün Genel Kurul’da buna açık ve net bir cevap istiyorum sizden. Sayın Filis’in bakanlık kararını niçin iptal ettiniz? Modernleştirme sebepleri pek de inandırıcı değil. Bu Medresenin modern bir okul olmasını tabi ki bizler de istiyoruz. Tabi istiyoruz.
Müdürü ve bazı eğitimcileri yasal olmayan bir şekilde ders saatlerini azalttıkları için suçladınız. Bu gerçekte geçekli değil aslında. Eğer ki tüm öğrencilerin, ebeveynlerin ve tüm eğitim topluluğunun rızasıyla iki üç dakika azaltıldıysa yani dersler. Çocukların sorunu yok. Öğrenciler öğleden sonra yapılan destek dersleri için bile saat 16.00’ a, 17.00’ a kadar okulda kalmaya razı oluyorlar, yeter ki bugüne kadar geçerli olan program uygulansın.
Sayın Mustafa’nın sonuçlandırıcı rolü ile ilgili olarak: değerli meslektaşımı eleştirmek istemiyorum, fakat sorun onun müdahalesi ile çözülmedi, fakat sizin yasal olmayan bir şekilde okulu başka bir binaya taşımanızdan dolayı oldu. Bu bir vakıf okulu ve yasal olarak olamazdı ve Müdürün karari ile, ebeveynler, okulu korumak için ve öğrencilerin daha fazla devamsızlık almamaları için böyle davranmaya mecbur bırakıldılar, çünkü bu bir tehditti.
MECLİS BAŞKANI (Marios Georgiadis): Sayın meklektaş, buyurun tamamlayın.
İLHAN AHMET: Bitiriyorum, sayın Başkan.
Yani, tehdit ve komplolarla okulun işgalini sonlandırmaya çalıştınız, ki bu öğrencilerin demokratik bir hakkıdır. Fakat bilmelisiniz ki, kararları şu şekilde hem öğrencilerin hem ebeveynlerin hem de Okul Encümen Heyetinin kararını size iletiyorum: Sorun çözülmez ise, sorunu çözmek için mücadeleye devam edecekler, bunda kararlı ve istekliler, sayın Bakan.
Bu yüzden cevabınızı ve fikrinizi bekliyoruz.
MECLİS BAŞKANI (Marios Georgiadis): Sayın Bakan, ikinci söz hakkınızda üç dakikanz var.
KONSTANTİNOS GAVROGLOU (Eğitim, Araştırma ve Din İşleri Bakanı): Teşekkürler, sayın Başkan.
Şimdi değerli meslektaşın ne dediğini anlıyorsunuz. Dedi ki : “Ya benimle hemfikir olacak yada işgal devam edecek”. Ben bu şartlarla konuşamam.
Fakat şunu bilmek istiyorum: Bu bilgi geçerli mi, yani öğrenciler teneffüs olmamasını ve derslerin otuz dakika olmasını mı istiyorlar? Bu gerçek ise, gerçekten ilk defa görülen birşey bu. Burada bizi dinleyen okullar var. Düşünün ki, öğretmenlerin yasal olmayan bir şekilde uyguladıkları ve teneffüsü olmayan bir program için okulu işgal ediyorsunuz. Dikkat edin, burada doğru olmayan birşeyler var. İdari önlemler hakkında yada başka herhangi birşey hakkında konuşmuyoruz. Daha çok teneffüs, daha çok beden eğitimi dersi deseniz anlayacağım. Fakat hiç teneffüs yapılmaması talep ediliyor, yeter ki uygulanmakta olan program geri getirilsin, o program da zaten bazı öğretmenlerin yasa dışı uygulamaları ile yürütülüyor. Yineliyorum, birşeyler yanlış.
İkinci husus şudur, sanıyorum ki pratikte de iyi niyetimizi gösterdik, Selanik Üniversitesine İslam Bilimleri Bölümü’nün kurulması, anaokullarına çocukların anadilini konuşan tecümanlar getirilmesi, anadile ve azınlıklara ve yunancanın doğru öğrenilmesine ne kadar önem verdiğimiz ortada. Bizler Yunan vatandaşıyız ve hepimizin Yunancayı çok iyi düzeyde bilmesi gerekiyor, sizin gibi. Bu devletin sorumluluğudur ve buna pararlel olarak anadilini de geliştirmek ve anadilin unutulmasına izin vermemektir. Demokrasi budur, ve Trakya’nın okullarında ve anaokullarında bunu yapmaya çalışıyoruz, ve aşırı milliyetçilerle neler yaşadık çok iyi biliyorsunuz, bu anaokulları bu yıl yirmi tane – geçen yıl ise altı imiş – ve çalışıyorlar.
Fakat birşeyi bilmenizi istiyorum, 2016 yılının Nisan ayında, Yunan Dili Merkezi tarafından bir Kongre düzenlendi ve bu kongrede bu çocukların dilsel imkanlara ne kadar aç olduğu gözlemlendi. Bu sizi de biraz düşündürmeli. Bizler, bu Medreselerde sadece türkçeyi değil, sadece arapçayı değil, aynı zamanda yunancayı da destekliyoruz, çünkü modern bir okul ancak bu şekilde olabilir. Ve bildiğiniz üzere, Kilise Ortaokul ve Liselerinde de din dersleri daha fazladır. Yani yapılan diğer derslerin yanısıra artı beş saat Din Dersleri var. Medreselerde ise bu rakam dokuz saattir.
Yani, kimse bizi suçlayamaz, bu sebepten dolayı da bizler Gümülcine’deki bu karışıklığın sebebini anlayamıyoruz. İskeçe ile ilgili iddanızı dinledim ama yine de pek ikna edici değil. Yine buradan bir çağrı yapıyorum, müfredatı uzlaşarak değiştirmeye çalışalım, ancak bunu Eğitim Politikaları Enstitüsü gibi bilimsel kurumlarla ve özellikle de pedagojik mantık gibi prosedürler aracılığıyla yapmalıyız.